İncir ağacı; çoğunlukla duvarların bir yerlerinden çıkması, temellere zarar vermesi, istenmediği durumlarda bile hızlı büyüyüp hızlı yayılması gibi birçok nedenden ötürü çoğunlukla sorunlu bir ağaç olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle yapıların yakınlarında mevcut ise, ben de kendilerini zararlı bulmaktayım. Genelde halk arasında "ocağına incir ağacı dikmek" vs. gibi bir çok negatif anlam içeren cümle mevcut. Anadolu'da evlerin önüne pek dikilmeyen ve dalları çabuk kırılan bu ağaçtan düşenlerin de iyileşmeyeceği rivayet edilir. Yakınından gece geçilmemesi, altında uyunmaması vs. gibi daha bir çok inanış vardır. Evlerin uzağına dikilmemeleri zaten kökleri ve yapının sağlığı açısından mantıklı, dalları kırılgan olduğu için de altında uyunmaması ya da gece dalları net görülemeyeceği için çevresinden geçilmemesi de bir bakıma muhtemelen birilerinin tecrübesi sonucu oluşmuş mantıklı inanışlar. Aslında bana kalırsa meyveleri gayet lezzetli olan, sadece yapılardan çok uzağa dikilesi güzide ağaçlar kendileri.
Bu kadar çok üzerinde konuşulan bu ağaç hakkında bir de "Türkiye'nin Endemik Bitkileri"(Yazarları: Hasan Torlak, Mecit Vural, Zeki Aytaç) adlı son zamanlarda çok severek okuduğum kitapta paylaşmak istediğim ilginç bir paragraf var: "...İncir (Ficus carica: Karyalı incir) de Anadolu Antik Uygarlıkları'nda anatanrıça Kibele'nin ağacıdır. Girit ve Karya Uygarlığı'nda incir kutsal bir ağaçtı ve anatanrıçanın kendilerine verdiği bir armağan olarak görülürdü...İncir yaprağı 5 çıkıntıdan oluşur ve insan eline benzer. Anadolu anatanrıçası Kibele'nin simgesi 5 parmaklı eldir ve tanrıçanın kutsal sayısı da 5'tir...Ortadoğu mitolojisinde incir, sapından süt çıkması dolayısıyla doğurganlıkla ilişkilidir. Tıpkı meşede olduğu gibi, incir ağacından da ekmek mayası elde edilir. Besleyen ve tedavi eden bütün bitkiler anatanrıçanın özel bitkileridir. Özellikle sütün mayalanmasını sağlayan bitkiler ise anatanrıça kuttörenlerinde kullanılmışlardır, hatta bilimsel adlandırmalarında anatanrıçalara ilişkin ipuçlarını da bulabiliriz. Örneğin süt ile tepkimeye giren bitkilerin doğurganlık ve anatanrıça ile ilişkilendirilmesi, peynir yapılacak sütün temizlenmesinde kullanılan "Silybum marianum" adlı bitkinin "Meryemana Dikeni" olarak adlandırılmasında görülmektedir..." Genel olarak Ficus carica ile ilgili bilgileri merak edenler olursa ise, aşağıdaki gibi: (Kaynak: Türkiye'nin Ağaç ve Çalıları - Necati Güvenç Mamıkoğlu) "Kışın yaprağını döken, geniş yuvarlak tepeli, 10 metreye kadar boylanabilen bir ağaçtır. Çok eski zamanlardan beri kültüre alınmış bir meyvedir. 5000 yıldan bu yana üretildiği bilinmektedir. Türkiye'de daha çok Akdeniz İklimi'ne sahip bölgelerde yetişir. Tarımının en yoğun olarak yapıldığı yer Aydın ilidir. Latince adı Aydın ve Muğla illlerinin kapladığı bölgenin eski adı olan Karya'dan gelmektedir..." Ceren Dayıcıoğlu
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
PİL BLOGPİL ve destek verenler tarafından yazılan peyzaj, mimarlık, tasarım, bitki ile ilgili veya tamamen o ana ait yazılardan oluşmaktadır. Archives
February 2016
Categories
All
|