Son günlerde gitgide ofisin balkonu Amazon Ormanları halini almaya başladı. Bunun sebebi de zaten yetiştirmekte olduğum mevcut çok çeşitli bitkiye ek olarak dereotu, maydonoz, nane ve domateslerin de yerleşmesi oldu buraya. Bir de acı biber denemesi gerçekleşti ama bu deneme esrarengiz bir şekilde başarısız oldu. Ben de "neden biber yetiştiremedim acaba?" diye düşünürken yine eski notlarımı karıştırmaya başladım. Tam olarak aynı şey olmasa da, bir biber buldum. En azından onu ileride işime yarayabilir düşüncesiyle buraya yazıyorum:
Capsicum annuum: Özellikle İspanya'da çok yetiştiriliyor. Tohumdan üretiliyor. Mart'ta ekim yapılıyor. Toprak sıcaklığı 15-20 derece en uygun. Haziran'da çiçek açıyor. Sonra her çiçekten bir biber oluşuyor. Bir çok hybrid-melezi var. Yaz sonuna doğru çok güzel renklenmiş biberleri oluşuyor. Bütün kış boyunca biberlerini üzerinde taşıyor. Bol ışıklı ve güneşli yerler istiyor. Kışın serine alınması öneriliyor. Rutubet seviyor. Standart saksı toprağı istiyor. Bizde Güney'de yetiştirilenler çok acı olabiliyormuş... Ceren Dayıcıoğlu
0 Comments
Florida'nın ortasında Manatee Springs Milli Parki'ndaki kaynak suları çok ilginç bir doğal peyzaj oluşturmakta. Arabanızla karanın ortasında inip, su kaynagına dalıs yapabiliyorsunuz. Bu su kaynagından günde 300 milyon litre su cıkıyor. Suyun sıcaklığı yıl boyunca sabit=25 derece, Kışın soğuk havalarda "manati" adli dev sevimli yaratıkların yaşam alanı. Bu kaynak suları nehirler aracılıgıyla yayılıyor. Bir cok kaynak var. Florida'nin yuzey altindaki su sistemi cok zengin. Hatta bu kanal ve magaralar olusturan su sisteminin haritasini cikartmaya hayatini adayan insanlar var. Bu sular yeryuzune cikmadan once 8 yil bu sistemde dolasabiliyorlar.
Bu berrak temiz sularla kapli bolgelerde çok ilgimi çeken "Cypress" agacindan bahsedecek olursam; Bu agac nemli ve cok sulu alanlarda yetisiyor. Nehir yataklari, kaynak sulari icinde bulunur. Amerika'da bu resmin ceklidigi Florida disinda baska bolgelerde de yetisiyormus. Sekilde goruldugu uzere en ilginc ozelligi de kökleri. Cypress agacinin iki tip kökü var. Primer kokleri 10 metre uzaga sekonder kökleri ise 20 metre belki de daha uzaga kadar uzaniyor. Isin ilginc tarafi bu koklerin uclarinda topragin icine dogru degil disina dogru uzanmalari. Agaclarin etrafinda acayip cikintilar olustuyorlar. Iste bu uzantilara diz(knee) adi veriliyor. Bu dizlerin amaci su ve islak toprak seviyesinin altinda olan diger kokler icin snorkel gibi davranarak oksijeni havadan cekmek. Bu dizler fotografta agaclarin hemen yanindaki alcak cikintilar olarak goruluyor. Bir de daha kucuk capta olan dizler vardir ki bunlar esas agacdan cok daha da uzaklarda yer aliyorlar. Bunlar biraz daha kucukler. Agacin buyuklugu ile koklerin uzunlugu haliyle dogru orantili. Eger daha detayli bilgi isterseniz asagidaki baglantilari koklere takilmadan inceleyebilirsiniz : ) Deniz Dünyada çok uzun zamandır uygulanan, Türkiye'de ise benim daha yeni uygulamalarını farkettiğim dikey bahçeler ya da yeşil duvarlar gitgide yaygınlaşmakta. Hatta dün Atatürk Havaalanı dönüş yolunda yan duvarlarda uygulamalarını gördüm. Fakat çok hızlı geçtiğim için detaylı göremedim.
Dünyadaki uygulamalara geri dönecek olursak,ilk olarak ünlü Fransız botanikçi Patrick Blanc'ın bir Tayland tatili dönüşü "Paris'in bu gri ve iç karartıcı binaları neden bir ormana dönüşmesin?" diye düşünmesiyle 1986'dan itibaren bu konuda çalışmalara başlaması, bu sistemin başlangıcı olur. İlk canlı duvarını ise Quai Branly Müzesi (Paris)'te uygular. Bir çok başarılı uygulama arasından ayrıca 2009 yılında gerçekleştirdiği Athenaeum Oteli (Londra) için yaptığı çalışma da yer almaktadır. Örneğin bu çalışmada 200 tür ve 10 000 adet bitki yer alır. http://www.verticalgardenpatrickblanc.com/?dest=rubrique&lang=en&rubrique=projects adresinde daha çok çalışmasına merak edenler ulaşabilir. Dikey bitkilendirme, hem iç hem de dış mekan duvarlarında uygulanabilmekte. Sadece dikkat edilecek bazı noktalar mevcut. Öncelikle seçilen bitkiler bakım ve iklim şartlarına uygun olmalı. Ayrıca ortamın ışık durumu da önemli, aydınlatma elemanlarına ihtiyaç duyulup duyulmadığı tespit edilmeli. Sistemin genel işleyiş mantığı ise demir konstrüksiyon ve hazır saksı plakalardan oluşuyor. Hatta bunların kendi sulama ve yalıtım sistemi de mevcut olabiliyor. Kullanılan bitkiler ise çok çeşitli. Örnek olarak yurtdışındaki bir firmanın bitki yelpazesini metnin altında belirttim. Özellikle bu listenin içinde domates, çilek gibi meyve sebzelerin olması ayrıca ilgimi çekti:) Hedge Varieties
İncir ağacı; çoğunlukla duvarların bir yerlerinden çıkması, temellere zarar vermesi, istenmediği durumlarda bile hızlı büyüyüp hızlı yayılması gibi birçok nedenden ötürü çoğunlukla sorunlu bir ağaç olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle yapıların yakınlarında mevcut ise, ben de kendilerini zararlı bulmaktayım. Genelde halk arasında "ocağına incir ağacı dikmek" vs. gibi bir çok negatif anlam içeren cümle mevcut. Anadolu'da evlerin önüne pek dikilmeyen ve dalları çabuk kırılan bu ağaçtan düşenlerin de iyileşmeyeceği rivayet edilir. Yakınından gece geçilmemesi, altında uyunmaması vs. gibi daha bir çok inanış vardır. Evlerin uzağına dikilmemeleri zaten kökleri ve yapının sağlığı açısından mantıklı, dalları kırılgan olduğu için de altında uyunmaması ya da gece dalları net görülemeyeceği için çevresinden geçilmemesi de bir bakıma muhtemelen birilerinin tecrübesi sonucu oluşmuş mantıklı inanışlar. Aslında bana kalırsa meyveleri gayet lezzetli olan, sadece yapılardan çok uzağa dikilesi güzide ağaçlar kendileri.
Bu kadar çok üzerinde konuşulan bu ağaç hakkında bir de "Türkiye'nin Endemik Bitkileri"(Yazarları: Hasan Torlak, Mecit Vural, Zeki Aytaç) adlı son zamanlarda çok severek okuduğum kitapta paylaşmak istediğim ilginç bir paragraf var: "...İncir (Ficus carica: Karyalı incir) de Anadolu Antik Uygarlıkları'nda anatanrıça Kibele'nin ağacıdır. Girit ve Karya Uygarlığı'nda incir kutsal bir ağaçtı ve anatanrıçanın kendilerine verdiği bir armağan olarak görülürdü...İncir yaprağı 5 çıkıntıdan oluşur ve insan eline benzer. Anadolu anatanrıçası Kibele'nin simgesi 5 parmaklı eldir ve tanrıçanın kutsal sayısı da 5'tir...Ortadoğu mitolojisinde incir, sapından süt çıkması dolayısıyla doğurganlıkla ilişkilidir. Tıpkı meşede olduğu gibi, incir ağacından da ekmek mayası elde edilir. Besleyen ve tedavi eden bütün bitkiler anatanrıçanın özel bitkileridir. Özellikle sütün mayalanmasını sağlayan bitkiler ise anatanrıça kuttörenlerinde kullanılmışlardır, hatta bilimsel adlandırmalarında anatanrıçalara ilişkin ipuçlarını da bulabiliriz. Örneğin süt ile tepkimeye giren bitkilerin doğurganlık ve anatanrıça ile ilişkilendirilmesi, peynir yapılacak sütün temizlenmesinde kullanılan "Silybum marianum" adlı bitkinin "Meryemana Dikeni" olarak adlandırılmasında görülmektedir..." Genel olarak Ficus carica ile ilgili bilgileri merak edenler olursa ise, aşağıdaki gibi: (Kaynak: Türkiye'nin Ağaç ve Çalıları - Necati Güvenç Mamıkoğlu) "Kışın yaprağını döken, geniş yuvarlak tepeli, 10 metreye kadar boylanabilen bir ağaçtır. Çok eski zamanlardan beri kültüre alınmış bir meyvedir. 5000 yıldan bu yana üretildiği bilinmektedir. Türkiye'de daha çok Akdeniz İklimi'ne sahip bölgelerde yetişir. Tarımının en yoğun olarak yapıldığı yer Aydın ilidir. Latince adı Aydın ve Muğla illlerinin kapladığı bölgenin eski adı olan Karya'dan gelmektedir..." Ceren Dayıcıoğlu |
PİL BLOGPİL ve destek verenler tarafından yazılan peyzaj, mimarlık, tasarım, bitki ile ilgili veya tamamen o ana ait yazılardan oluşmaktadır. Archives
February 2016
Categories
All
|