Bu hafta "flora" kelimesine dair okuduğum ilgimi çeken bir mitolojik hikayeyi buraya aktarıyorum ki, hemencecik unutmayayım, bir de ilgilenen birileri varsa faydalansın...
"Çiçek ve bahar tanrıçası Flora, Roma'ya Sabin'lerden gelme bir tanrıçadır. Çiçek açan her bitkinin yönetimi onun elindedir. Şair Ovidius Flora üstüne Yunan mythos'undan esinli bir öykü anlatır.(Fast.V.20.vd.) Flora aslında Khloris adlı bir Nympha imiş, rüzgar tanrı onu görüp kaçırmış ve evlenmiş onunla. Her türlü bitki ve çiçek üzerinde egemenliği bağışlamış Flora'ya. Ama Flora'nın gücü bununla da kalmamış, tanrı Mars'ın doğmasına önemli bir etken olmuş: Jübiter'in Minerva'yı kendi kafasından çıkarmasına içerleyen İuno erkek araya girmeden bir çocuk doğurmak istemiş tek başına, bunun için Flora'ya başvurmuş. Flora da bir kadına dokununca onu gebe bırakan bir çiçek vermiş İuno'ya, tanrıça da kendi kendine Mars tanrıyı getirmiş meydana. Roma'lılar yılın ilk ayına Mars(Mart) adını vererek onun Flora ve baharla ilişkisini belli etmek istemişlerdir. Flora'nın onuruna Roma'da Floralia şenlikleri düzenlenirdi. Nisan sonunda başlayıp mayıs ayına kadar süren bu şenlikler büyük bir coşkunlukla kutlanırdı." *Kaynak: Mitoloji Sözlüğü -Azra Erhat-Remzi Kitabevi - See more at:
0 Comments
Geçtiğimiz hafta 16-20 Kasım tarihleri arasında İstanbul, sanatseverler ve bütün sanatçı adayları için oldukça renkli ve yaratıcı bir etkinliğe imza attı. 3 gün boyunca Dükkan Publishing Creative Agency’nin ev sahipliği yaptığı ‘’NEVER MIND THE BOSPHORUS- London to Istanbul’’ konulu workshoptaydım. birbirinden yetenekli sanatçıların eserlerini yakından inceleme, onlarla beraber baskı tekniklerini deneme ve çini mürekkebiyle serbest çizim yapma fırsatım oldu. Hatta sanatçılarla tanışıp birebir sohbet ettim, bana baskı tekniklerinin püf noktalarını ve çalışmalarını nasıl yarattıklarını, ilhamlarını, nasıl çalıştıklarını anlattılar. Mesela baskı yaparken, akrilik boya kullanıyorlar ve çoğunlukla en canlı renkleri seçiyorlar. Akrilik boyayı middle isimli bir incelticiyle karıştırıyorlar, sanırım tiner benzeri bir madde middle dedikleri şey. Baskıyı dikdörtgen biçimli bir tekneyle yapıyorlar ve baskı yaparken renklerin kâğıdın altına geçmesi için belli bir güç harcamak gerekiyor, haliyle biraz yorucu olabiliyor ama bir o kadar de eğleceli. Yaptıkları baskı çalışmaları bana Mimari Temel Tasarım dersinde yaptığımız kolaj çalışmalarını hatırlattı. Çünkü onlar da çalışmalarını genellikle kolaj tekniğiyle yapmayı tercih ediyorlar, renkleri özenle seçip bu çalışmalara kendi çizimlerini de ekliyorlar. Workshop katılımcılarına da çini mürekkepleriyle serbest çalışmalar yapmalarını sağlamışlar, biz de ufak da olsa bir şeyler çizmiş olduk :) Hatta bazı katılımcıların alışmalarını kendi baskılarında kullanıyorlar, kulağa oldukça hoş geliyor. Geçirdiğim en renkli haftalardan biriydi, benim için harika bir deneyim oldu açıkçası, ilk defa baskı tekniği bile denedim:) Sonuçta İstanbul’da bu tip etkinliklerle sık sık karşılaşmıyoruz, adeta sanatçı adayları için kendilerini geliştirme adına çok büyük bir şans yaratıldığını söyleyebilirim. Londra’nın bilinen tüm kalıpları kıran, çizgi dışı sanat oluşumları LE GUN & Bare Bones ve Heretic, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan çalışmalarıyla İstanbul’da bir ilke imza atmış oldu. Bu 3 sanat oluşumundan gelen ve İngiltere’de en iyi sanat eğitimlerini alan toplam 8 sanatçı birbirinden güzel çalışmalarıyla geleceğin sanatçı adaylarına ilham verme adına örnek oldular ve ipek baskı teknikleri konusundaki ustalıklarıyla baskı tekniklerini öğrenmek ve bu konuda kendini geliştirmek isteyenlere yardımcı oldular. İstanbul’u yakından tanımayan ama çalışmalarında Türk kültürünü ve İstanbul’un klasiklerini espirili bir şekilde çizerek betimleyen Londralı sanatçıların hayal güçlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu yaratıcılıklarını konuşturduklarını çok net bir şekilde görebiliyoruz. Genellikle illüstrasyonlarında çini mürekkebi kullanıyorlar, muntazam çizgilerinden anlaşıldığı üzere mürekkebi ne kadar ustalıkla kullandıklarını görebiliyoruz. Hepsi bir arada doğaçlama çalışıyorlar ve tamamen özgün işler üretiyorlar. En çok dikkatimi çeken çalışmaları ise Deniz yaratığı şeklinde betimledikleri İstanbul Boğazı oldu. İstanbul’a ilk defa gelmiş olmalarına rağmen gözlemleriyle ve duyduklarıyla harika işler yapmışlar, devam eden 4 gün boyunca hergün yeni figürler çizmişler. Çizdiklerinin arasında Barış Manço, fes giymiş insan figürleri, hatta uçan birsürü dönercikler de var :) Aklımda kalan en net görüntü de o sevimli dönercikler, gözleri ve yarasa-vari kanatları bile var. Leziz dönerlerimiz, İngiliz dostlarımız tarafından oldukça beğenilmiş olsa gerek :) Gelen sanatçı gruplarından bazılarıyla uzunca sohbet etme şansımız oldu ve iyi arkadaşlıklar kurduk, hatta ilham kaynağı bile oldular bize bazı çalışmalarıyla J Heretic Printmakers grubundan Therese Vandling , Luke Frost, Jon Rundall and ve Le Gun grubundan Neal Fox ile tek tek konuştuğumda aldıkları eğitimi ve çalışma hayatlarını öğrenmiş oldum, hem zor hem keyifli; genelde yoğun ama değerli geçirdikleri zamanları var. Hepsi bölümünde yetenekli, İngiltere’nin en iyi okullarından mezun olmuş ve kişisel stüdyoları olan bazen tekil bazen beraber çalışan, yaratıcı ve geleceğin önemli sanatçılarından olmaya adım atan kişiler, aynı zamanda çok dost canlısı ve sıcak insanlar :) Umarım tekrar ülkemize gelme şansları olur, biz de böyle yetenekli insanları şehrimizde tekrar ağırlamaktan mutluluk duyarız. Sanatçılarla ilgili ayrıntıları, etkinlik hazırlıkları ve fotoğrafları görmek isterseniz http://blog.dukkanworkshop.com/page/2 adresini ziyaret edebilirsiniz. Bu arada bloga eklediğim fotoğraftaki tam ortadaki resimde 3 çalışma bize ait (kız, baykuş ve siyah beyaz kompozisyon), yemekte bizim de tuzumuz olsun istedik, fena da olmadı :)
Gülce Öztürk Mayıs'ta çiçek açan bitkiler:
Asperula odorata, Azalea dawidii, Azalea mollis, Azalea pontica, Azalea viscosa, Begonia gracilis, Berberis darwini, Berberis nummularia, Berberis stenophylla, Berberis thunbergii, Caragana aurgutiaca, Caryopteris mastacanthus, Ceanothus hybrides,Cerastium spp., Chrysanthemum spp., Cistus laurifolius, Colutea arborescens, Cornus alba, Cornus florida, Cornus sanguinea, Cotoneaster spp.,Crataegus carrierci, Crataegus monogyna, Cystus spp., Deutzia spp., Dianthus deltoides "Brillant", Eisholtzia stauntoni, Eriobotrya japonica, Eonymus europa "nana",Eonymus latifolia,Eonymus radicans, Eonymus verrucosa, Eonymus vilsoni, Genista acenthoclada, Genista albida, Genista jaubertii, Genista scoparia,Kerria japonica, Lonicera albertii, Lonicera korolkowi floribunda, Lonicera nummularii folia, Lonicera orientalis, Lonicera syringantha, Lycium barbarum,Magnolia soulangeana "Alba superba", Mespilus germanica,Mezembryanthemum spp., Paeonia spp., Paliurus acuiatus, Pistacia spp.,Potentilla spp., Pyrethrum parthenium "Aureum", Rhododendron catawiensis,Rhododendron flavum,Rhododendron hirsitum, Rhododendron ponticum, Rhododendron simirnovi, Rhododendron ungernii,Rhododendron vilsonii, Rosa hugonis, Rosa lutea bilcolor, Ruscus hypophyllum, Saxifraga spp., Spirea vanhouttei, Syringa chinensis, Syringa jasiake, Syringa vulgaris, Vaccinium spp.,Veronica prostrata coelestina, Viburnum lantana, Viburnum opulus, Viburnum tomentosum, Vitex agnus-castus, Weigela coraensis,Viburnum opulus, Yucca flamentosa, Yucca rediosa, Zizyphus jujuba. *Kaynak: "Peyzaj Mimarlığı - Prof. Dr. Aslı Bayçın Korkut, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru Şişman, Yrd. Doç. Dr. Murat Özyavuz" Welcome to my Florida backyard.I'd like to write today about one of my favorite fruits, and probably yours, the pineapple. We live in Florida, which NOAA rates as a hot/humid climate zone. Although the pineapple is originally from uraguy/brazil, two thousand miles to the south of here, modern variants of the plants will grow well wherever an adequate amount of sun is available. Temperature should stay above freezing for this plant, so it must be brought inside if frost is predicted. So you can easily grow it in Turkey : ) Just start by buying a pineapple ! Here's how:Growing a pineapple is simple, but patience is required as the plant takes from 26 to 30 months to produce a fruit. Any store bought pineapple will work. Cut off the top leaving about one centimeter thickness of fruit with a 4cm diameter. Place this in a wineglass with the leaves above the water line. Wait about a month, and you will see tiny white and yellow roots begin to grow from the base that is below the water. When this happens, place the stem upright in loose potting soil in a pot that you will be able to move easily. Keep the soil moist, but not wet. Put the plant in the sunniest part of your house, and outdoors when the temperature permits.Now wait. And keep waiting. When you look at the plant from above, you will notice new leaves sprouting from the center. They begin as 2 opposite eachother, then 2 at 90 degrees from these. These 4 will sprout out, and 4 more will begin. You're on your way. And now wait 2 more years, and you will eventually see a spiky flower poke out from the center of the plant. This is the flower, and will turn into a fruit in about 4 months. Now cut it on its stalk on the underside, peel it, and enjoy. Keep growing the original plant, leaving the central stem in place.
PS: For more photos: http://www.peyzajadresim.com/items/ananas-comosus-ananas-pineapple/ Farmer... |
PİL BLOGPİL ve destek verenler tarafından yazılan peyzaj, mimarlık, tasarım, bitki ile ilgili veya tamamen o ana ait yazılardan oluşmaktadır. Archives
February 2016
Categories
All
|