Geçtiğimiz hafta 16-20 Kasım tarihleri arasında İstanbul, sanatseverler ve bütün sanatçı adayları için oldukça renkli ve yaratıcı bir etkinliğe imza attı. 3 gün boyunca Dükkan Publishing Creative Agency’nin ev sahipliği yaptığı ‘’NEVER MIND THE BOSPHORUS- London to Istanbul’’ konulu workshoptaydım. birbirinden yetenekli sanatçıların eserlerini yakından inceleme, onlarla beraber baskı tekniklerini deneme ve çini mürekkebiyle serbest çizim yapma fırsatım oldu. Hatta sanatçılarla tanışıp birebir sohbet ettim, bana baskı tekniklerinin püf noktalarını ve çalışmalarını nasıl yarattıklarını, ilhamlarını, nasıl çalıştıklarını anlattılar. Mesela baskı yaparken, akrilik boya kullanıyorlar ve çoğunlukla en canlı renkleri seçiyorlar. Akrilik boyayı middle isimli bir incelticiyle karıştırıyorlar, sanırım tiner benzeri bir madde middle dedikleri şey. Baskıyı dikdörtgen biçimli bir tekneyle yapıyorlar ve baskı yaparken renklerin kâğıdın altına geçmesi için belli bir güç harcamak gerekiyor, haliyle biraz yorucu olabiliyor ama bir o kadar de eğleceli. Yaptıkları baskı çalışmaları bana Mimari Temel Tasarım dersinde yaptığımız kolaj çalışmalarını hatırlattı. Çünkü onlar da çalışmalarını genellikle kolaj tekniğiyle yapmayı tercih ediyorlar, renkleri özenle seçip bu çalışmalara kendi çizimlerini de ekliyorlar. Workshop katılımcılarına da çini mürekkepleriyle serbest çalışmalar yapmalarını sağlamışlar, biz de ufak da olsa bir şeyler çizmiş olduk :) Hatta bazı katılımcıların alışmalarını kendi baskılarında kullanıyorlar, kulağa oldukça hoş geliyor. Geçirdiğim en renkli haftalardan biriydi, benim için harika bir deneyim oldu açıkçası, ilk defa baskı tekniği bile denedim:) Sonuçta İstanbul’da bu tip etkinliklerle sık sık karşılaşmıyoruz, adeta sanatçı adayları için kendilerini geliştirme adına çok büyük bir şans yaratıldığını söyleyebilirim. Londra’nın bilinen tüm kalıpları kıran, çizgi dışı sanat oluşumları LE GUN & Bare Bones ve Heretic, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan çalışmalarıyla İstanbul’da bir ilke imza atmış oldu. Bu 3 sanat oluşumundan gelen ve İngiltere’de en iyi sanat eğitimlerini alan toplam 8 sanatçı birbirinden güzel çalışmalarıyla geleceğin sanatçı adaylarına ilham verme adına örnek oldular ve ipek baskı teknikleri konusundaki ustalıklarıyla baskı tekniklerini öğrenmek ve bu konuda kendini geliştirmek isteyenlere yardımcı oldular. İstanbul’u yakından tanımayan ama çalışmalarında Türk kültürünü ve İstanbul’un klasiklerini espirili bir şekilde çizerek betimleyen Londralı sanatçıların hayal güçlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu yaratıcılıklarını konuşturduklarını çok net bir şekilde görebiliyoruz. Genellikle illüstrasyonlarında çini mürekkebi kullanıyorlar, muntazam çizgilerinden anlaşıldığı üzere mürekkebi ne kadar ustalıkla kullandıklarını görebiliyoruz. Hepsi bir arada doğaçlama çalışıyorlar ve tamamen özgün işler üretiyorlar. En çok dikkatimi çeken çalışmaları ise Deniz yaratığı şeklinde betimledikleri İstanbul Boğazı oldu. İstanbul’a ilk defa gelmiş olmalarına rağmen gözlemleriyle ve duyduklarıyla harika işler yapmışlar, devam eden 4 gün boyunca hergün yeni figürler çizmişler. Çizdiklerinin arasında Barış Manço, fes giymiş insan figürleri, hatta uçan birsürü dönercikler de var :) Aklımda kalan en net görüntü de o sevimli dönercikler, gözleri ve yarasa-vari kanatları bile var. Leziz dönerlerimiz, İngiliz dostlarımız tarafından oldukça beğenilmiş olsa gerek :) Gelen sanatçı gruplarından bazılarıyla uzunca sohbet etme şansımız oldu ve iyi arkadaşlıklar kurduk, hatta ilham kaynağı bile oldular bize bazı çalışmalarıyla J Heretic Printmakers grubundan Therese Vandling , Luke Frost, Jon Rundall and ve Le Gun grubundan Neal Fox ile tek tek konuştuğumda aldıkları eğitimi ve çalışma hayatlarını öğrenmiş oldum, hem zor hem keyifli; genelde yoğun ama değerli geçirdikleri zamanları var. Hepsi bölümünde yetenekli, İngiltere’nin en iyi okullarından mezun olmuş ve kişisel stüdyoları olan bazen tekil bazen beraber çalışan, yaratıcı ve geleceğin önemli sanatçılarından olmaya adım atan kişiler, aynı zamanda çok dost canlısı ve sıcak insanlar :) Umarım tekrar ülkemize gelme şansları olur, biz de böyle yetenekli insanları şehrimizde tekrar ağırlamaktan mutluluk duyarız. Sanatçılarla ilgili ayrıntıları, etkinlik hazırlıkları ve fotoğrafları görmek isterseniz http://blog.dukkanworkshop.com/page/2 adresini ziyaret edebilirsiniz. Bu arada bloga eklediğim fotoğraftaki tam ortadaki resimde 3 çalışma bize ait (kız, baykuş ve siyah beyaz kompozisyon), yemekte bizim de tuzumuz olsun istedik, fena da olmadı :)
Gülce Öztürk
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
PİL BLOGPİL ve destek verenler tarafından yazılan peyzaj, mimarlık, tasarım, bitki ile ilgili veya tamamen o ana ait yazılardan oluşmaktadır. Archives
February 2016
Categories
All
|