Kasım'da çiçek açan bitkiler:
Viburnum tinus *Kaynak: "Peyzaj Mimarlığı - Prof. Dr. Aslı Bayçın Korkut, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru Şişman, Yrd. Doç. Dr. Murat Özyavuz"
0 Comments
Ihtiyaciniz olan sey biraz cam, biraz metal, bir mimar ve bir peyzaj mimari. Nereden mi biliyorum? Iste bir ornek.
Chicago’dayiz. Kis aylari. Soguk. Kapali bir mekan ariyoruz. Icinden cam gobegi isik suzulen cam bir yapi hemen goze carpiyor. Lincoln Park Koruma Alani. Iceri merakla giriyoruz. Bir anda kendinizi kisin ortasinda 1890’da ve yagmur ormanlarinin ortasinda buluyoruz. Sehir hayatinin yeni yeni basladigi, endustri devriminin yasandigi o zamanlarda insanlarin kendilerine nefes almak icin sehirlerinin icinde boyle egzotik ortamlar yaratmalari moda. Bu yapi Viktorya caginin unlu mimari Joseph L. Silsbee tarafindan dogaya duyulan hayranlikla ekzotik bitkileri sergilemek icin tasarlanmis. Icinde 4 ayri bolum var. Palmiye Odasi. Nispeten tanidik palmiyelerde hindistan cevizlerini goruyorsunuz. Sonra Fern Odasi. En eski bitkiler bunlar. Iclerinde bir tur fosil olarak taa 250 milyon yil onceye gidiyormus. Sonra kozalaklilar odasi. Burda bir yeniyil/noel agaci. Ve Orkide Odasi. Burda et obur bitki de var : ). Resimler cekiyor, isiniyor, baska bi seyahat icin tekrar yola cikiyoruz, ama burası cok hosumuza gidiyor…. Sehrin tam gobeginde uzaklara gitmeden Istanbul’a da cok yakisirdi diye dusunuyoruz. Deniz… Ağustos'ta çiçek açan bitkiler:
Berberis julianae, Callicarpa graldina,,Clerodendron thomsonae,Clerodendron trichotomum, Eunymus yedoensis,Hibiscus spp., Lespedeza sieboldii, Sumbucus canadensis, Sumbucus racemosa, Tamarix hispida *Kaynak: "Peyzaj Mimarlığı - Prof. Dr. Aslı Bayçın Korkut, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru Şişman, Yrd. Doç. Dr. Murat Özyavuz" Bugün fantastik dünyanın mağaralarındayız. Florida Caverns Milli Park’ındayız.
Bir çok oda var, her odada ayrı bir surpriz... Şimdi biraz cografya dersi : 38 milyon yil önce denizler kıyılardaki karaların uzerinde idi, Adeta her yer su. Deniz kabukları ve mercanlar denizin tabanına coktu, Deniz cekilince de bunlar sertleserek bir katman olusturdu. Artık denizde degil karadalar. Kirec tası olustu. Sonra son 1 milyon yılda buralarda olusan asidik yagmur suyu bu kısımların bazılarında icinde yurunebilicek boyutlarda kanallar olusturdu: Magaralar… Yuzeyden sular suzuldu bu magaralara. Suzulen suyun icindeki mineraller yavaaas yavas birikti, sarkıtlar olustu. Bu sular yere damladıgında biriken minerallerden ise dikitler. Eger bu dikitler cok uzarsa sarkıt ve dikitler birlesti, kolonlar olustu. Mimarlar bilir : ) Bu surec milyonlarca yıl suruyor. Peki neden farklı renkteler? Eger kalsiyum bol ise beyazlar, eger demir bol ise turuncular : ) Bakın bu resimdeki beyaz sey neye benziyor? Pasta ? Evet hem de dugun pastası. Burda her yıl bir cok dugun yapılıyor. Bu magara ve diger bircogu eski insanlar icin korunma, savaslarda saklanma yeri olmus. Insanlar bu magaranın devamını kazmıslar ki herkes gorsun diye. Kafanızı kaldırdıgınızda ise deniz kabukları. ??? : Fosil … Yanınızdan bir sey ucusuyor: Yarasa ! ? ! Bazen magarayı su basıyor, gezmeye kapanıyor, Eninde sonunda yer altı suları, aquafor sisteminin yani yer altı kanal sisteminin bir parcası… Magaraları gezmeye Alanya Damlatas’tan baslayabilirsiniz. Anlattıklarımı ise aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz. Deniz... Temmuz'da çiçek açan bitkiler:
Aesculus macrostachia,Aesculus parviflora,Amorpha fruticans,Buddleia spp.,Calluna spp.,Daphne sericea,Hosta lancifolia,Hydrangea spp.,Hypericum spp.,Lagerstromia indica,Linaria pallida,Myosotis palustris,Myrtus communis,Rosa caroline,Sagina subulata,Sambucus canadensis,Sambucus racemosa,Spriea tomentosa,Stachys lanata *Kaynak: "Peyzaj Mimarlığı - Prof. Dr. Aslı Bayçın Korkut, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru Şişman, Yrd. Doç. Dr. Murat Özyavuz" Haziran'da çiçek açan bitkiler:
Aruncus silvester, Aucuba spp.,Azalea arborescens,Calycanthus floridus, Calycotome spinosa, Calycotome villosa, Camelia spp.,Campanula carpatica, Campanula portenshlagiana, Chimonanthus fragans, Chimonanthus virjinica, Cistus creticus, Cistus ladeniflorus, Cistus salviifolius, Cistus villosus,Cotinus coggygria Crataegus orientalis,Daphne glomerata, Daphne gnidioides, Daphne gnidum, Daphne laureloa, Daphne mezereum, Daphne odora, Daphne oleodies, Daphne pontica,Eleagnus spp., Gentiana septemfida,Helianthemum spp., Hippohae spp.,Hypericum polphyllum, Ilex spp.,Jasminum fruticans, Koelreutaria paniculata, Ligustrum spp.,Lonicera iberica, Magnolia stellata, Nerium spp.,,Philadelphus spp., Phillyrae spp., Photinia spp. Pitosporum tobira, Pitosporum tobira "Nana",Primula bullesiana, Punica spp.,Rhamnus spp., Rhododendron ferrugieum, Robinia hisbida, Rosa alba "maiden's Blush", Rosa centifolia major, Rosa gollica splendens, Rosa moyesii, Rosa rouletii, Rosa rubiginosa, Rosa spinossima alba plena, Sambucus nigra, Schinus molle,Sedum acre, Sedum arizoon, Sedum reflexum superbum,Spirea canascens myrtfolia, Spirea japonica, Spirea weitchii, Staphylea colchia,Sprea bumalda "Froebelii", Staphylea pinnata, Styrax officinalis, Syringa pekinensis,Tamarix gollici, Tamarix gracilis, Tamarix odessama, Tamarix parvifolia, Tamarix smyrnensis, Tamarix tetranda, Thymus spp., Trifolium repens "Atropurpurea", Veronica ruperstris, Viburnum orientale, Viburnum cassinoides, Viburnum venosum "Canbyi" *Kaynak: "Peyzaj Mimarlığı - Prof. Dr. Aslı Bayçın Korkut, Yrd. Doç. Dr. Elif Ebru Şişman, Yrd. Doç. Dr. Murat Özyavuz" Arabada yol alirken once yolda ucusan beyaz sey carpti gozume. Acaba onumuzde ilerleyen aractan mi dokuluyor? Yok degil…
Sonra beyaz seyler cogaldi. 5-10 derken etraf bembeyaz oldu. Bunlar ne kar mi yagiyor? Ama hava da cok cok sicak. Bi arabadan inip bakiyim bunlar ne imis? Elime aliyorum. Pamuk ! Etrafa bakiyorum. Pamuk Tarlalari! Uzerinde de toplanmayi bekleyen pamuklar. Elimdeki pamuga bakiyorum. Marketten aldigim pamuktan tek farki ortasinda bi cekirdegi olmasi : ) Tekstilin mayasi. 7000 yildan beri insanlarin kullandigi giyim malzemesi. Hindistanda uretilmis. Urunler Avrupaya Hindistan’dan getirilmis. Orta Cagda tabii Avrupalilar 1300 lerde bu bitkinin aslini hic gormediklerinden ve de yune benzettiklerinden dallarinda kuzular yetisen mucize bitki olarak hayal etmisler ve resimlemisler (baumwolle). (Bitkinin aslini ben de yeni gormus oldum ya, neyse) Zamanla cok daha yaygin hale gelmis. Ama tropik, subtropik bir bitki. Ingiltere ve Hindistan arasinda ticareti yapilmis. 1700 lerde pamuk isleme makinasini icat eden Ingiltere sayesinde endustri devrimini yasamis. Gunumuzde Turkiye uretimde ilk 10 arasinda. Bi parca pamugu yanima aliyorum. Pamuk icin bu ticaret cok guzel cunku pamuk cicegi tohumlarini ancak ruzgarla belli bi yere kadar gonderebilirdi : )Daha fazla fotoğraf için: http://www.peyzajadresim.com/items/gossypium-hirsitum-pamuk-cotton/ Deniz... Gecenlerde ciceklerimi sularken cok garip bir olayla karsilastim. Bir kucucuk mantar. Bu kucuk mantarla bir sure ilgilendikten sonra isime devam ettim. Ertesi gun tekrar cicek gozume ilisti ki gozlerime inanamadim. Mantarlar buyumus ve cogalmis. Mantar gibi bitmek kavrami burdan geliyor herhalde derken ne kadar sehir insanina donustugumuzu fark ettim ama neyse bunun konumuzla ilgisi yok. Her halukarda mantar zehirlenmesi vs konularindan haberdar oldugumdan pek ellemedim. Bu heyecenla resimlerini cektim, kendilerini arastirdim.
Megerse bu mantar evdeki sus bitkilerinde yetisen bir mantarmis. Bu mantar evdeki saksilarin icinde cogalirmis. Yenirse de ciddi yan etkileri varmis. Artik ne kadar ciddi bilemiycem ama denemeye de niyetim yok. Cok sirinlerdi ama. 1 gun icinde nasil boy attilar inanilmaz. Biraz daha bilgi vericek olursak, bu mantarin adi Leucocoprinus birnbaumii is Agaricaceae ailesinde bir mantar turu. 1700 ortalarinda mantar bilimcisi bi adam kendisini bir ananas fabrikasinda gormus ve Agaricus luteus olarak tanimlamis. Ama daha sonra bu ismin kapilmis olmasindan dolayi bu isim kabul edilmemis. Cok eski degil 1800 lar ortalarinda Prag’da ‘Bimbaum’ diye bir bahcivanin adi uzerine tekrar tanimlanmis.Nerden nereye. Sari semsiye, saksi semsiyesi, sari saksi cicegi mantari, vs vs olarak da anilmakta. Tropikal ve subtropikal isi ve nemli toprakta firsat bulunca yetisen bu sirin mantari gorurseniz sakin yemeyin. Resmini cekebilirsiniz. Deniz... Bu hafta "flora" kelimesine dair okuduğum ilgimi çeken bir mitolojik hikayeyi buraya aktarıyorum ki, hemencecik unutmayayım, bir de ilgilenen birileri varsa faydalansın...
"Çiçek ve bahar tanrıçası Flora, Roma'ya Sabin'lerden gelme bir tanrıçadır. Çiçek açan her bitkinin yönetimi onun elindedir. Şair Ovidius Flora üstüne Yunan mythos'undan esinli bir öykü anlatır.(Fast.V.20.vd.) Flora aslında Khloris adlı bir Nympha imiş, rüzgar tanrı onu görüp kaçırmış ve evlenmiş onunla. Her türlü bitki ve çiçek üzerinde egemenliği bağışlamış Flora'ya. Ama Flora'nın gücü bununla da kalmamış, tanrı Mars'ın doğmasına önemli bir etken olmuş: Jübiter'in Minerva'yı kendi kafasından çıkarmasına içerleyen İuno erkek araya girmeden bir çocuk doğurmak istemiş tek başına, bunun için Flora'ya başvurmuş. Flora da bir kadına dokununca onu gebe bırakan bir çiçek vermiş İuno'ya, tanrıça da kendi kendine Mars tanrıyı getirmiş meydana. Roma'lılar yılın ilk ayına Mars(Mart) adını vererek onun Flora ve baharla ilişkisini belli etmek istemişlerdir. Flora'nın onuruna Roma'da Floralia şenlikleri düzenlenirdi. Nisan sonunda başlayıp mayıs ayına kadar süren bu şenlikler büyük bir coşkunlukla kutlanırdı." *Kaynak: Mitoloji Sözlüğü -Azra Erhat-Remzi Kitabevi - See more at: Geçtiğimiz hafta 16-20 Kasım tarihleri arasında İstanbul, sanatseverler ve bütün sanatçı adayları için oldukça renkli ve yaratıcı bir etkinliğe imza attı. 3 gün boyunca Dükkan Publishing Creative Agency’nin ev sahipliği yaptığı ‘’NEVER MIND THE BOSPHORUS- London to Istanbul’’ konulu workshoptaydım. birbirinden yetenekli sanatçıların eserlerini yakından inceleme, onlarla beraber baskı tekniklerini deneme ve çini mürekkebiyle serbest çizim yapma fırsatım oldu. Hatta sanatçılarla tanışıp birebir sohbet ettim, bana baskı tekniklerinin püf noktalarını ve çalışmalarını nasıl yarattıklarını, ilhamlarını, nasıl çalıştıklarını anlattılar. Mesela baskı yaparken, akrilik boya kullanıyorlar ve çoğunlukla en canlı renkleri seçiyorlar. Akrilik boyayı middle isimli bir incelticiyle karıştırıyorlar, sanırım tiner benzeri bir madde middle dedikleri şey. Baskıyı dikdörtgen biçimli bir tekneyle yapıyorlar ve baskı yaparken renklerin kâğıdın altına geçmesi için belli bir güç harcamak gerekiyor, haliyle biraz yorucu olabiliyor ama bir o kadar de eğleceli. Yaptıkları baskı çalışmaları bana Mimari Temel Tasarım dersinde yaptığımız kolaj çalışmalarını hatırlattı. Çünkü onlar da çalışmalarını genellikle kolaj tekniğiyle yapmayı tercih ediyorlar, renkleri özenle seçip bu çalışmalara kendi çizimlerini de ekliyorlar. Workshop katılımcılarına da çini mürekkepleriyle serbest çalışmalar yapmalarını sağlamışlar, biz de ufak da olsa bir şeyler çizmiş olduk :) Hatta bazı katılımcıların alışmalarını kendi baskılarında kullanıyorlar, kulağa oldukça hoş geliyor. Geçirdiğim en renkli haftalardan biriydi, benim için harika bir deneyim oldu açıkçası, ilk defa baskı tekniği bile denedim:) Sonuçta İstanbul’da bu tip etkinliklerle sık sık karşılaşmıyoruz, adeta sanatçı adayları için kendilerini geliştirme adına çok büyük bir şans yaratıldığını söyleyebilirim. Londra’nın bilinen tüm kalıpları kıran, çizgi dışı sanat oluşumları LE GUN & Bare Bones ve Heretic, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan çalışmalarıyla İstanbul’da bir ilke imza atmış oldu. Bu 3 sanat oluşumundan gelen ve İngiltere’de en iyi sanat eğitimlerini alan toplam 8 sanatçı birbirinden güzel çalışmalarıyla geleceğin sanatçı adaylarına ilham verme adına örnek oldular ve ipek baskı teknikleri konusundaki ustalıklarıyla baskı tekniklerini öğrenmek ve bu konuda kendini geliştirmek isteyenlere yardımcı oldular. İstanbul’u yakından tanımayan ama çalışmalarında Türk kültürünü ve İstanbul’un klasiklerini espirili bir şekilde çizerek betimleyen Londralı sanatçıların hayal güçlerinin ne kadar gelişmiş olduğunu yaratıcılıklarını konuşturduklarını çok net bir şekilde görebiliyoruz. Genellikle illüstrasyonlarında çini mürekkebi kullanıyorlar, muntazam çizgilerinden anlaşıldığı üzere mürekkebi ne kadar ustalıkla kullandıklarını görebiliyoruz. Hepsi bir arada doğaçlama çalışıyorlar ve tamamen özgün işler üretiyorlar. En çok dikkatimi çeken çalışmaları ise Deniz yaratığı şeklinde betimledikleri İstanbul Boğazı oldu. İstanbul’a ilk defa gelmiş olmalarına rağmen gözlemleriyle ve duyduklarıyla harika işler yapmışlar, devam eden 4 gün boyunca hergün yeni figürler çizmişler. Çizdiklerinin arasında Barış Manço, fes giymiş insan figürleri, hatta uçan birsürü dönercikler de var :) Aklımda kalan en net görüntü de o sevimli dönercikler, gözleri ve yarasa-vari kanatları bile var. Leziz dönerlerimiz, İngiliz dostlarımız tarafından oldukça beğenilmiş olsa gerek :) Gelen sanatçı gruplarından bazılarıyla uzunca sohbet etme şansımız oldu ve iyi arkadaşlıklar kurduk, hatta ilham kaynağı bile oldular bize bazı çalışmalarıyla J Heretic Printmakers grubundan Therese Vandling , Luke Frost, Jon Rundall and ve Le Gun grubundan Neal Fox ile tek tek konuştuğumda aldıkları eğitimi ve çalışma hayatlarını öğrenmiş oldum, hem zor hem keyifli; genelde yoğun ama değerli geçirdikleri zamanları var. Hepsi bölümünde yetenekli, İngiltere’nin en iyi okullarından mezun olmuş ve kişisel stüdyoları olan bazen tekil bazen beraber çalışan, yaratıcı ve geleceğin önemli sanatçılarından olmaya adım atan kişiler, aynı zamanda çok dost canlısı ve sıcak insanlar :) Umarım tekrar ülkemize gelme şansları olur, biz de böyle yetenekli insanları şehrimizde tekrar ağırlamaktan mutluluk duyarız. Sanatçılarla ilgili ayrıntıları, etkinlik hazırlıkları ve fotoğrafları görmek isterseniz http://blog.dukkanworkshop.com/page/2 adresini ziyaret edebilirsiniz. Bu arada bloga eklediğim fotoğraftaki tam ortadaki resimde 3 çalışma bize ait (kız, baykuş ve siyah beyaz kompozisyon), yemekte bizim de tuzumuz olsun istedik, fena da olmadı :)
Gülce Öztürk |
PİL BLOGPİL ve destek verenler tarafından yazılan peyzaj, mimarlık, tasarım, bitki ile ilgili veya tamamen o ana ait yazılardan oluşmaktadır. Archives
February 2016
Categories
All
|